İstanbul Atlas Üniversitesi Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölüm Başkanı, Peyzaj Yüksek Mimarı Dr. Öğretim Üyesi Beyza Çermikli, çevre kirliliği ve iklim kriziyle mücadelede mimari tasarımın rolünü değerlendirdi. 22 Nisan Dünya Günü kapsamında yaptığı açıklamada, çevreci yaklaşımların mimarlık ve iç mimarlıkta giderek daha fazla önem kazandığını belirtti. Çermikli, tasarım kararlarının doğal kaynakların korunması ve karbon ayak izinin azaltılması açısından belirleyici olduğunu söyledi.
Sürdürülebilir Tasarımlar Geleceği Koruyor
Her yıl 22 Nisan’da kutlanan Dünya Günü’nün, çevre bilinci oluşturma açısından önemli olduğunu hatırlatan Çermikli, bilinçli tasarımların geleceğe dair umut verdiğini vurguladı. Ona göre, geri dönüştürülebilir malzemelerin kullanımı ve ekolojik tasarım ilkeleri ile hem doğaya zarar verilmeden üretim yapılabilir hem de enerji tasarrufu sağlanabilir. Bu anlayış, sadece bugünü değil, yarını da güvence altına alabilir.
Çevre Dostu İç Mimarlık Çözümleri Yaygınlaşıyor
Ekolojik Malzeme Tercihi Çevreyi Korur
Dr. Beyza Çermikli, doğaya zarar vermeyen malzemelerin seçilmesinin tasarımda çevreci bir başlangıç olduğunu belirtti. Bambu, yerli ahşap ve doğal taş gibi malzemeler, hem estetik hem de çevresel sorumluluk bilinciyle tercih ediliyor. Bu doğal ürünler sayesinde hem karbon ayak izi düşürülüyor hem de daha sağlıklı yaşam alanları oluşturuluyor.
Geri Dönüşümle Estetik Mekanlar Mümkün
Geri dönüşüm malzemeleri, yalnızca doğayı korumakla kalmıyor, aynı zamanda fonksiyonel ve estetik tasarımların önünü açıyor. Kullanılmış ahşap parçalarla mobilya üretimi yapılabiliyor. Ayrıca, eritilmiş metal atıklarla modern aydınlatmalar veya sandalye iskeletleri tasarlanabiliyor. Geri dönüştürülmüş camlar, mozaik ve vitray gibi dekoratif ürünlerde yeniden hayat buluyor. Eski araba lastikleri ya da plastik atıklar ise döşeme ve peyzaj tasarımlarında değerlendirilebiliyor.
Enerji Verimli Mekanlar ile Karbon Ayak İzi Azaltılabilir
Doğal Havalandırma ve Güneş Işığı Ön Planda
Enerji tasarrufu sağlayan yapılar, doğayla uyumlu bir yaşam tarzını mümkün kılıyor. Pasif sistemlerle güneş ışığı ve doğal havalandırma kullanımı artırılıyor. Bu yöntemler sayesinde fosil yakıt kullanımı düşüyor, dolayısıyla çevreye verilen zarar da en aza indiriliyor. Ayrıca, enerji sınıfı yüksek cihazlar ve LED aydınlatmalar gibi teknolojiler, hem çevre dostu hem de ekonomik çözümler sunuyor.
Yalıtım Sistemleri Isı ve Gürültü Kirliliğini Önler
Enerji verimli camlar ve gelişmiş yalıtım sistemleri sayesinde ısı kaybı en aza indiriliyor. Bu önlemler sadece enerji tüketimini azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda gürültü kirliliğinin de önüne geçiyor. Böylece daha konforlu, huzurlu ve doğayla uyumlu yaşam alanları oluşturuluyor.
Yeşil Tasarımlar Estetik ve Psikolojik Değer Katıyor
Doğayı İçeri Taşıyan Biyofilik Tasarımlar
Çermikli, yeşil tasarımların sadece görsel bir etki yaratmadığını, aynı zamanda psikolojik faydalar da sunduğunu belirtti. Bitkiler, doğal ışık, su öğeleri gibi biyofilik tasarım ögeleriyle hem doğayla iç içe yaşam sağlanıyor hem de kullanıcıların ruh hali iyileştiriliyor. İç mekanlarda hava kalitesi artıyor, ışık düzeyi dengeleniyor ve gürültü kontrolü sağlanıyor.
İnsan Sağlığını Ön Planda Tutan Yapılar Öne Çıkıyor
Yeşil tasarımlar, aynı zamanda insan sağlığına zarar vermeyen yaşam alanlarının oluşmasına olanak tanıyor. Özellikle çalışma ve yaşam alanlarında bu tür çözümler, hem performansı artırıyor hem de kullanıcıların çevreye duyarlılığını pekiştiriyor.
Az Tüketim Çok İşlev ile Mümkün
Fonksiyonel Mobilyalarla Doğa Dostu Yaşam
Çok amaçlı mobilya sistemleri, minimalist yaşamı destekliyor. Açılıp yatak olan koltuklar, altı depolama alanlı yataklar ya da açıldığında sehpa olan sandalyeler tasarrufu teşvik ediyor. Modüler sistemlerle kullanıcılar, aynı parçaları farklı şekilde kullanabiliyor. Bu yaklaşım hem yerden hem de kaynaklardan tasarruf sağlıyor.
Tüketim Alışkanlıkları Tasarımla Değişiyor
Mekansal düzenlemeler, kullanıcı ihtiyaçlarına göre kolayca değiştirilebiliyor. Bu da yeniden üretimi azaltarak çevresel etkileri en aza indiriyor. Böylece tüketim alışkanlıkları tasarım üzerinden sürdürülebilir bir çizgiye evriliyor.
Atık Yönetimi Tasarım Sürecine Entegre Ediliyor
Tasarımın Her Aşamasında Atık Bilinci
Dr. Beyza Çermikli, atık yönetiminin yalnızca son aşamada değil, tasarımın ilk adımlarında ele alınması gerektiğini vurguluyor. Gereksiz malzeme kullanımından kaçınılması, üretimde kesim artıklarının azaltılması gibi yöntemlerle çevreye duyarlı bir üretim süreci yürütülebilir. Ayrıca, yeniden kullanılabilir ya da dönüştürülebilir malzemeler tercih edilerek döngüsel bir yapı oluşturulabilir.
Kullanıcı Alışkanlıkları Çevreci Yönde Değiştirilebilir
İç mekanlarda çöp ayrıştırma sistemlerinin gizli alanlara entegre edilmesi, geri dönüşüm kutularının tasarıma dahil edilmesi, kullanıcıların çevreye duyarlı alışkanlıklar kazanmasını teşvik eder. Böylelikle tasarım sadece mekânı değil, davranış biçimlerini de dönüştürür.
Sonuç: Çevreci Tasarım, Sadece Bir Seçenek Değil, Zorunluluk
İç mimarlık ve çevre tasarımı artık sadece estetik ya da işlevsellikle sınırlı değil. Doğaya duyarlı, enerji tasarruflu, sürdürülebilir çözümler sunmak bir tercih değil, dünyamız için bir zorunluluk haline geldi. Dr. Beyza Çermikli’nin de vurguladığı gibi, çevreye zarar vermeyen tasarımlar sayesinde daha sağlıklı, daha yaşanabilir ve sürdürülebilir bir dünya mümkün hale gelebilir.